Ümit Özdağ kararının etkileri!

Değerli okurlar, önceki gün Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın gözaltına alınmasının ardından halkın nabzını tutmak adına Gebze Kent Meydanı’na giderek vatandaşlara mikrofon uzattım. Röportajı yaptığım esnada Özdağ’ın serbest bırakıldığının haberi kamuoyu ile paylaşıldı.
Sonrasında Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasından serbest bırakıldığı, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasından tutuklanarak Silivri cezaevine gönderdi. Tüm bu kararlar alınırken halkın içerisinde fikirlerini almak için çalışıyordum.
Hal böyle olunca da alınan kararları direkt Gebzelilere sorabilme fırsatı yakaladım. Röportajda ortaya çıkan konu başlıkları ise şu şekilde oldu; Öncelikle üzülerek belirtmeliyim ki ilçemizde siyaset ve gündem takibi konusunda inanılmaz bir eksiklik var. Bırakın gözaltı kararını, 200 kişinin yarısı Özdağ’yı tanımıyordu.
Hal böyle olunca da öncelikle insanlara konuyu anlatmak mecburiyetinde kaldım. Sonrasında ise birbirinden farklı cevaplar aldım. Bunlardan en can alıcısı ise bence bir vatandaşın, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelir gelmez hükümete yönelik ifade özgürlüğü tanıyan kararnameyi imzalamasını referans vererek alınan bu kararın demokrasimiz açısından endişe verici olduğunu söylemesiydi.
Elbette ki adalet mekanizmamızın en doğrusuna karar vereceğine inancım tam ancak bu tarz kararların toplumdaki yansımalarını da iyice hesap etmek gerektiği taraftarıyım. Keza birçok vatandaşımızda verdikleri röportajda bu konunun üzerinde defaatle durdu. Tüm bunları söylerken Özdağ’ın da ifadelerinin oldukça sert ve sinir uçlarına dokunan yanlarının olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ancak bir gazeteci olarak içerisinde hakaret olmayan ve toplumsal bütünlüğe zarar vermeyen ifadelerin bu tarz ağır yaptırımlara maruz kalmaması gerektiği düşüncesindeyim.
Yargının da verdiği bu kararın toplumda yanlış etkileri olmamasını sağlamak için çok daha açıklayıcı bir şekilde vatandaşlara anlatmasının oldukça önemli olduğu kanaatindeyim. Öncelikle vatandaşların büyük bir çoğunluğu Özdağ’ın neden tutuklandığı, ne dediği konusunda bilgisi yok. Kararı kimi kesim siyasi bir gözdağı olarak nitelendirirken kimiyse doğru olarak nitelendiriyor. Kamuoyundaki bu bilgi eksikliğinin giderilmesi, siyasetin korkudan arındırılmış bir şekilde yapılması ülkemizi çok daha ileriye taşıyacaktır.
Velhasıl kelam, siyaset yapan insanların bu tarz cezalar almasının demokratik bir ülkeye yakışmadığını düşünüyorum. Özellikle toplumun azımsanamayacak bir kesiminin desteklediği siyasi partilerin genel başkanlarının söyledikleri ifadelerden kaynaklı hapse girmesinin tam bağımsız, laik bir Türkiye anlayışına etkileri olabileceği fikrindeyim. Türk adaletine güvenmeli, doğru kararların verileceğine toplum olarak inanarak hareket etmeliyiz. Toplumsal çizgilerin aşılmadığı, fikirlerin prangalarla örtülmediği bir Türkiye dileğiyle, sağlıcakla kalın.